Profesör Nedir, Nasıl Olunur?
Profesör Nedir, Nasıl Olunur? sorularına cevap bulalım. Profesör (genellikle Prof. olarak kısaltılır) en yüksek akademik rütbedir. Bazı ülkelerde (Örneğin Avusturya) lise öğretmenlerine de profesör denilmektedir. Kelimenin tam anlamıyla, profesör Latince’den “öğreten kişi” olarak türemiştir. Profesörler genellikle kendi alanlarında uzman ve en yüksek rütbeli eğitmenlerdir.
Profesörler genellikle özgün araştırmalar yürütür ve genellikle kendi uzmanlık alanlarında lisans, profesyonel veya lisansüstü dersler verir. Enstitüleri olan üniversitelerde, profesörler bir tez veya tez için araştırma yapan lisansüstü öğrencilere rehberlik edebilir ve denetleyebilir. Pek çok üniversitede, tam profesörler, önde gelen bölümler, araştırma ekipleri ve enstitüler gibi üst düzey yönetici rollerini ve başkan, müdür veya rektör yardımcısı gibi rolleri üstlenirler.
Profesörlerin kendi uzmanlık alanlarında ulusal veya uluslararası liderler olması beklenir. Bunu yapabildikleri ölçüde tanınırlıkları artar ve bilim camiasında itibar kazanırlar.
Bazı ülkelerde profesör de kademelere ayrılmıştır. Tam Profesör olmak için ciddi emek harcamak gerekmektedir. Amerika gibi bazı ülkelerde ise her ne kadar Profesör unvanı olsa da en yüksek akademik unvan olarak doktor unvanı kabul edilir ve doktor unvanı almış herkese isterse profesör olsun “doktor” olarak hitap edilir.
Profesör Nasıl olunur?
Profesör olmak akademik camiaya adım atmış kişilerin ulaşmak istedikleri bir hedeftir. Fakat bunu gerçek hedef olarak görenler genelde kaliteli işler yapamamaktadırlar. Kendi işine odaklanan bilim insanları ise kaliteli işler çıkartarak hem tanınırlıkları artar hem de profesörlük gibi unvanlar zaten otomatik olarak onları takip eder.
Türkiye’de Profesör olmak için
Türkiye’de profesör unvanına sahip olmak için şu yollardan geçmek gerekiyor. Öncelikle bir lisans programını bitirmiş olmanız gerekiyor. Tıp fakültesi bitirenler doktor unvanını alıyorlar ve belirli konuda uzman olduktan sonra Dr. Öğretim görevlisi olabiliyorlar. Dr. Öğretim üyesi olduktan sonra Yüksek öğretim kurulunun belirlediği doçentlik kriterlerini yerine getirmeleri gerekiyor. Daha sonra doçent unvanı almaya hak kazanıyorlar.
Doçent unvanı almak
İki sene öncesine kadar doçentlik için öncelikle dil barajı vardı. YDS, TOEFL gibi sınavlardan yeterli puan alındıktan sonra dosya hazırlanır. Daha sonra bu dosya 5 Jüriye gönderiliyordu. Bu Jürilerden 3 tanesi dosyayı yeterli bulursa dosyadan geçmesi için yeterliydi ve sözlü sınava girmeye hak kazanırdı. Dosyayı inceleyen beş Jüri YÖK’ün belirlediği üniversitede adayı sözlü sınava sokarlardı. Ve sözlü sınavdan da geçerse doçentlik unvanı verilirdi.
Şimdi ise durum tamamen değişti. Yine YÖK’ün belirlediği yeni kurallara göre dil sınavından yeterli olan adaylar, ki bu yeterlilik ÖSYM sınavından 55 puan almak yeterlidir, YÖK sayfasında bölümlere göre belirlenmiş puan tablolarından en az 100 puan almaları gerekmektedir. Çıkarttıkları makale, poster, bildir, sözlü sunum, kitap, verilen dersler gibi akademik faaliyetlere belirli puanlar verilmiştir. Bu puan toplamda 100 olursa doçentlik kriterlerini karşılıyor demektir.
Bu sayede şu anda uzman olan birçok doktor puanlarını doldurarak doçentliğe başvurabilirler ve kriterleri tutuyorsa hiçbir sözlü veya yazılı sınav gerekmeden doçent unvanı alabilirler.
Profesör unvanı almak
Profesör unvanı almak doçentlik kadar uğraştırmamaktadır. Daha önceki doçentlik kriterlerini düşündüğümüzde şu anda doçentlik unvanı almak eskiye nazaran çok daha kolaydır. Profesör olmak için ise 5 sene bekleme şartı vardır. Beş sene sonunda bir üniversiteye bağlı olmak gerekmektedir ve bu sefer YÖK ün değil üniversitenin belirlediği profesör olma kriterlerini yerine getirmek yeterli olacaktır. Bu kriterler üniversiteden üniversiteye değişmektedir. Onun için hangi üniversitede profesör olmak isteniyorsa o üniversitenin kurallarını yerine getirmek gerekiyor. Genelde doçentlikten sonra yapılacak bir iki yayın ile profesör olunabiliyor.
Kalite önemli
Her ne kadar doçent veya profesör unvanı alınsa da öneli olan kaliteli akademisyen olabilmektedir. Akademisyenin kalitesini ölçen ve YÖK’ün maalesef kriterlere koymadığı en önemli nokta ise H indeksidir. H indeksi 2-3 olan bir profesör bilim camiasında kabul görmesi çok zordur. Bu sebeple sadece unvan odaklı değil kaliteli ürün odaklı çalışmalar yapmak gerekmektedir. Yeni bir doçentin h indeksi 10, yeni bir profesörün ise h indeksi en az 15 beklenir. Bununla birlikte 10 senelik bir profesörün h indeksi ise 25 olması beklenir.